1950’lerden sonra EOKA terör örgütünün Türk ailelerine yönelik katliamları, her
fırsatta Türklere yapılan saldırılar, adadaki huzuru bozmuş, binlerce aileyi göçe
sürüklemiş; çatışmalar ve ölümler birbirini takip etmiştir. 21 Aralık 1963’te “Kanlı Noel”
olarak tarihe not düşülen katliam bunlardan biridir.
1570 yılında Venediklilerden sonra 308 yıl Türklere vatan olan Kıbrıs, yere göğe
sığdırılamayan II. Abdülhamit tarafından 92 bin altın karşılığında İngilizlere verilmiş
ve bu durum jeopolitik olarak Akdeniz’de büyük önem arz eden Kıbrıs’ta, Türklerin
ötekileştirilme ve istenmeme sürecini başlatmıştır.
Atatürk, Kıbrıs’ın önemini şu sözler ile belirtir: “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde
bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok
önemlidir...”
Nitekim Kuzey Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti için çok değerli ve önemli olmasının yanı
sıra, bizlerin öz toprağıdır. Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece yavru vatan Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti daha nice 50. Yaşlarını kutlayacaktır. Yani, Atamızın
Cumhuriyetimiz için söylediği gibi, Kuzey Kıbrıs da ilelebet payidar kalacaktır.
Maalesef, yıllardır hükûmetler Kuzey Kıbrıs’a yeterli önem ve ilgiyi göstermemektedir.
Türkiye’nin son seçimlerde birinci partisi olan, ülkemizin ve KKTC’nin her zaman
emniyet sigortası olan Cumhuriyet Halk Partisi’mizin Sayın Genel Başkanı Özgür
Özel, bu konuda hassas ve yerinde incelemelerde, görüşmelerde bulunmaya devam
ediyor. Bizim iktidarımızda Türkiye Cumhuriyeti, KKTC’ye yeterli önemi verecektir.
Sözlerimi noktalarken yıllardır sosyal demokrat yapıya, düzene, politikalara
milliyetçilik üzerinden manipülasyon yapanlara ve siyasal dincilere 3. Genel
Başkanımız Başbakan Bülent Ecevit’in sözleri ile cevap vermek isterim:
“Biz; Demirellerden, Türkeşlerden milliyetçilik dersi almayız. Sevgili kardeşlerim! Biz
milliyetçiliği sokak duvarlarına değil; Kıbrıs’ın topraklarına, Ege’nin deniz yataklarına
yazmışız. Biz milliyetçiliği Batı Anadolu’nun haşhaş tarlasına yazmışız.”
